ASİCİDELİ Admin
Mesaj Sayısı : 191 Kayıt tarihi : 23/09/08 Yaş : 53 Nerden : KADIKÖY
| Konu: Kastamonu`nun en yaşlı bakkalı anlatıyor 14th Nisan 2012, 21:11 | |
| Doğanyurt ve civarından gelenler köfünambarı, Kervansaray, Tekke (Dereli Tekke ), Sada Ağlı Seydiler üzerinden Kastamonu`ya giderlermiş. Kervanlar yemeği tekkede yerlermiş, kimi büryan kimi kuru ekmek çorba. Adı üstünde burası Tekke bu kapıya gelen aç gitmez diye bilinirmiş. Burada çok güzel kuyu kebap yapılıyor. Muhtar Emin bu işi ailenin bir geleneği olarak yıllardır sürdürmekte. Geçen yıl 29 Ekimde son kuyu kebabının tadına bakarken anlatmışlardı bana bu yörenin hikâyesini. Dediler ki; -Yüzlerce yıldır bu gelenek bu lezzet devam etmiştir. Atalarımızın zamanında sahilden kalkan kervanlar, yukarıda Kervansaray köyünde bir gece konaklayıp sabah yola çıkarlarmış.
Tekke köyünde sadece yemek molası verip Samancılara kadar yollarına devam ederlermiş. İşte o günden bu güne kuyu kebap devam edip gelmiş. Şimdi kar altındaki Dereli Tekke`deyiz. Çömlekçiler-Maden yolundan geliyoruz. Kar yukarılarda iki metre birde pekişmiş ki o kadar olur kar değil beton mübarek. Dozer zor söküyor. Bir yandan biz açıyoruz gece açtığımız yeri silme dolduruyor. Yanımda İÖİ Yol Müdürü Ali Yılmaz var. Ne zaman erir bu kar diyorum. -Benim ninem derdi ki diyor mart karı tavadaki yağdır. Biraz dirense de alttan alttan erir birkaç güne bir şey kalmaz. Ama ben hiçte öyle düşünmüyorum. Bana kalırsa bu kar hazirana kadar kalır. Hiç eriyeceğe benzemiyor. Ali Yılmaz`la birlikte yükleyicinin bulunduğu Dereli Tekke`nin meydanına iniyoruz. -Buraya kadar gelmişken eski dostum Kazım`a uğrayalım diyor. Köy kahvesine giriyoruz, kahve Kalabalık sayılır iki masa dolu oyun oynuyorlar. Yapacak bir şey yok ne yapalım diyorlar. Çayları söyleyip masaya çöküyoruz. Gelmesini beklediğimiz Kazım Demirci buranın eski muhtarıymış. Aynı zamanda bakkallık yapıyormuş. Biraz sonra içeri yaşlı bir amca giriyor ama bana o kadar da yaşlı gözükmüyor. Ali Yılmaz`a sarılıyor hoş geldin şeref verdin diyor defalarca. Laflıyorlar ikisi ben uzaktan izliyorum. Sonra iş birden eski anılara kayınca bende dâhil oluyorum sohbetlerine. Askerliği nerede kaç yılında yaptın Kazım amca diyorum. -1945 yılında Alaman harbi sonuydu, bizi eskere çığırdılar, buradan düştük eski bir kamyonla İnebolu yoluna. Kah yürüyüp kah bulabildiğimiz vesaitle İnebolu`yu bulduk. Papur gelmemiş bekliyoruz. Sonrasında bizi doldurdular papura, bir sallanıyor bir sallanıyor. Ağa ekmek var mı? Yok. Katık var mı var. Var. Ne var zeytin. Zeytin bol ama katık yok. Zonguldak`a gelince çıkarmıyorlar bizi dışarı. Ağa biz Kastamonu uşağıyız ya bizi sal dışarı ya kapıyı bacayı kırar çıkarız dedik Saldılar dışarı 7 yaşımdan beri tacirlik, alım satım yaparım kimsenin yemediği zeytinleri satıp ekmek aldım, getirip sattım az bir karla. Papur bizi aldı getirdi İstanbul`a hepimizi doldurdular Selimiye Kışlasına. Harp zamanı her şey kıt, ekmek tayınla veriliyor. O dönemde tam tamına 33 ay askerlik yaptım. 23.Tümen 46.Alaydaydık. Komutanımız Albay Rıza Korkut`tu. Boş zamanlarımızda keser çakı kazma kürek yapıp satarak harçlığımızı çıkarıyorduk. Keseri 5 kuruşa, çakıyı 2,5 kuruşa satıyorduk. Bir gün hurdalar arasında 5 mt çelik şerit buldum ama onu alamadım hala yanarım, hala unutamam o şeridi. Neyse bizim işimizi soracak olursan Alayın kırk arabası vardı onların tamirini yapardık. Senin anlayacağın Marangoz demircilik işidir. Has bahçe`de ağaç boldu oradan kesip kullanıyorduk. - Kazım amca sende askerlik anısı tükenmez. Peki, eskiden kar yağdığında nasıl sağlardınız ulaşımınızı diyerek konuyu değiştiriyorum. Salı günleri Ağlı, Çarşamba Perşembe de Kastamonu`nun pazarıydı. cıgara, tütün, çay tükenince mecbur kalırdık pazara gitmeye. Yol iz yoktu, at, katır, hayvan bulunmazdı, karda sırtımıza sarardık 20-25 kara okka tereyağını Ağlı pazarına yola çıkardık. Sada`da kimin evinin kapısı açıksa orada bir gece konaklardık. Ağlı`da pazardan bulursak yağ alırdık. Yine sırtta yüklerle Kastamonu pazarına yollanırdık. Pazarda okkasını 40 kuruştan verebilirsek 20-25 okka yağdan elimize 80 kuruş kadar bir para geçerdi. İyi paraydı kenarı kirpikli kuruşlar vardı bildin mi? -Kazım amca ne bileyim ben bu arada senin tevellüt kaç diyorum. Kafa kâğıdında yazana bakarsan 1927 yazar ama beni sonradan yazdırmışlar.925 de ninem ölmüş ben o zaman 3 yaşındaymışım. Koynundan alamamışlar beni. Hesap et bakalım o zaman kaç oluyor. Kısa bir parmak hesabından sonra 89 oluyor Kazım Amca diyorum. Eh işte o kadar olmuştur diyor. Çayların yanına bakkaldan bisküvi getirtiyor. Yaş 89 Dereli Tekke`de bakkallık yapıyor.7 yaşından beri tacirlik yapan Kazım Amcam belki Kastamonu`nun en yaşlı bakkalı. Bakkalında kara lastikten inek süsü, kazma kürek, iletki, pergel, pirinç fasulye ne arasan var. Barkod filan yok, her şeyin fiyatı ezberinde, tartıyor, biçiyor para alıyor üstünü hesaplayıp veriyor, Veresiye defterine yazıyor genelde. Hâsıl harman zamanı ödenir elbet diye yazılıyor bir kenara. Dereli Tekke`ye kar yağıyor. Daha dün açtığımız tüm yollardan haber geliyor, yollar kapandı yetişin diye. Seksen dokuz yaşındaki yaşlı bakkal eskiden karla kaplı yolu izi olmayan yerlerden sırtına yirmi beş okkalık hayvan yağını vurup bir solukta yayan Kastamonu pazarına ilettiği günleri düşünüp, Cıkkadak karda yol arıyorsunuz diye gençlere gülüyor.KPALINTIDIR | |
|